Dizinin dün ikinci bölümünü izledim sonra dönüp ilk bölümüne baktım yazıyı öyle yazmaya başlıyorum.
Dizinin konusu Türkiye için bir hayli ilginç öncelikle onu belirteyim. Yine bir eski sevgili dramı var yine onların beraber olmasına kadar uzayan süreci göreceğiz lakin yıkılmış bir aile güçlü bir anne ve yavru ördeklerini görüyoruz. Azra (Gökçe Bahadır) Sanem (Gökçe Eyüboğlu) Güneş (Tülin Ece). Azra ve Sanem anneleri gibi boşanma avukatı sanem bir kafe işletmecisi. Sanem ablalarından farklı olarak annesinin gemisinden ilk inen çocuk en küçükleri olmasına rağmen. Ben üniversiteye devam etmeyeceğim diyip bırakıp kafe açıyor. Azra ve Sanem annesinin yanında devam ediyor sanem biraz daha eğlenceli ve mesleği çok umurunda olan birisi değil. Azra ise annesinin göz bebeği yerine geçirmek istediği varisi lakin ona şimdilik güvenmiyor yerini emanet edeceği kadar güçlü ve acımasız olmadığını düşünüyor -para kazanmak istiyorsanız acımasız olmak zorundasınız iş hayatı size bunu öğretir-.
Azra annesinin koltuğunu bırakmamasına bozulup annesinin düşmanın ofisine geçiyor orada avukat olarak çalışmaya başlıyor anne haliyle çok bozuluyor. Kızının oradan kovdurtmak için elinden geleni yapıyor. Bu arada sanem kleptomani anladığım kadarıyla öyle yani. Zira çok paraları var ama hala en ufak şeyi bile ihtiyacı olmamasına rağmen çalıyor.
Menajerimi ara dizisi gibi muhtemelen diziye her bölümde farklı karakterler katılarak dizinin akışı anlatılacak / devam ettirilecek. Her bölüm de farklı bir boşanmak isteyen çift diziye giriyor çünkü. Bu her çifte bu aile bireyleri kendilerinden bir şeyler buluyorlar. Geçmişte yaşadıklarını ve bugün hayatlarına nasıl etkileri olduklarını görüyoruz. Bu son bölümde de babalarının kaçıp gitmesini ve babasızlıkla nasıl başa çıktıklarını öğreniyoruz. Geçen bölümde diziye dahil olan çiften bu bölümde Anne -Çolpan- (Sumru Yavrucuk) kendisiyle alakalı bağlantılar kuruyor ve yaşadığı acıyı bugünki kadın oluşunu neye borçlu olduğunu gösteriyor.
Bunun yanında azra’nın iyi bir ailesi varmış gibi gözükse bile -Türkiye’deki 100 ailenin 95’i tam olarak böyle- öyle olmadığını hızlıca anlıyoruz. Azra’nın da aldatıldığını görüyoruz. Tabi bunun yanında üniversite aşkı olan Yıldırım (Yiğit Kirazcı) İstanbul’a ve tesadüf o ki azra’nın yeni ofisine geliyor avukat olarak çalışmak için.
Hikaye bu karmaşa içerisinde sürekli dönüp duracak ve klasik olarak aile dramları izleyeceğiz babalarıyla alakalı gerçeği onlardan sakladığı için kızları annesine küsecekler azra aldatıldığını biraz geç öğrenecek ama öğrenecek sonra o ilişkiden kopmaya başlayacak bu arada yıldırım’a karşı durmasına rağmen bu aldatma olayından sonra onun yanına dönecek. Sanem muhtemelen kendisini sevecek bir erkek bulacak ve yaşadığı acıları onunla bastırmaya çalışacak.
Benim tahminlerim diziyle alakalı böyle.
Bunun dışında dizinin bütçesi ve kurulan kadrosu fena değil. Çekimleri gayet iyi sadece oyunculuklarda bazı sıkıntılar var -tıpkı benim bu yazımda olduğu gibi-. Örneğin dün akşam gökçe bahadır ağlama sahnesinden önce bir gülme sahnesi oynamalıydı ama çok yapmacık gülüyordu keza gökçe eyüboğlu’da öyle. Bunlar ilk bölümler bunlar atılacaktır oyun ve karakter içerisinde kalma süreci devam edecektir diye düşünerek dizinin izlenebileceğini düşünüyorum. En az 30 bölüm kadar da çekileceğini düşünüyorum biraz farklılıklar olsa bile klasik türkiye senaryolarına göre araya sıkıştırılan aşk hikayeleri kavuşma hikayeleri falan izleyiciyi yakalar diye düşünüyorum.
Burak Göre 